Bodrum Turu | 7 Muhitinin Fotoğraflarla Farkları ve Benzerlikleri

Birkaç aydır durduğum yerde duramamam ve internet problemlerim yüzünden siteden çok uzak kaldım. Uzun bir süre evimin yerini ben bile bilmedim desem yeridir. Neyse, bunlar çok uzun hikayeler... Sonunda yerleştim ve bilgisayarımın başındayım.
Bu yoğun temponun içinde Muğla'nın bazı yerlerini gezebilmek için güzel bir fırsat yakaladım. Yazılması gereken sayısız yerlerden biri olan Bodrum'la başlamak istiyorum.


Bodrum Merkez


Bodrum'un merkezi, ilk gördüğümde beni hayal kırıklığına uğrattı. Kötü bir yer değil aslında. Marinası, yatların görüntüsü, kalesi, hep aynı tip ve renklerdeki evleri, sahiliyle güzel görünen ve yürümesi zevkli bir yer. 




Fakat tatile gelen insanların çoğunun burada vakit geçirdiğini hiç sanmıyorum. Çarşısındaki dükkanların çoğuna girdim. Kalite çok düşük, insanların çoğu belli memleketlerden gelip burada iş kurmuş ve daha sonra eşini dostunu çağırmış belli ki. Pek rahat gezebileceğim bir yer olmadı benim, bulunmaktan hiç zevk almadım. Bugüne kadar gittiğim bir ton yer sayarım Bodrum merkezinden daha güzel. Büyük otellerine gidip kalın ve merkeze sadece kısa bir gününüzü ayırın derim ben. Daha güzel bir ton yeri var ve Bodrum gerçekten kocaman bir ilçe. Çok değişik bir şekilde yayılmış semtleri. 


Akyarlar



Benim en sevdiğim yerlerden biri oldu Akyarlar. Kalabalık yerlerde vakit geçirmekten hoşlanıyor, tatilde dinginlikten çok eğlence arıyorsanız başka yerlere yönelmenizi öneririm. Çünkü burası huzurun ve sakinliğin Bodrum'daki başkenti diyebilirim. 



Tertemiz, masmavi suları, dağların arasında boydan boya uzanan plajı, plaja sıfır taş evleri, sessiz sokakları, bahçeli ve kocaman balkonlu evleriyle mutlaka görülmesi gereken bir güzellik olarak kodladım burayı beynime. 




Başka bir yere tatile gitseniz bile, tatilinizin sonundan 3 günü buraya ayırıp, buranın dinginliği tadıp, ruhunuzu ve bedeninizi dinlendirip, evinize öyle dönmeniz bütün senenin yorgunluğunu şıp diye üzerinizden alacaktır. Özellikle 60 yaş üzeri değilseniz 3 gün kalmak yeterli diye düşünüyorum. 





Ek olarak; rahmetli Tarık Akan'ın dalgaların kapısına kadar geldiği harika taş evinin önüne kadar gidebiliyorsunuz. Aşağıdaki fotoğrafta gördüğünüz mavi panjurlu ev. Yaşlılığında uzun zaman bu yazlıkta yaşamış. Zevkli bir insanmış belli ki. Şimdi evin müze yapılması planlanıyormuş. 



Bodrum'dan Akyarlar'a giderken bu otoyol kenarında mola verip manzarayı incelemenizi öneririm, insanın içi açılıyor. 




(Bu arada en çok Akyarlar ve Gümüşlük'ü sevdiğim için en çok oraların fotoğraflarını çekmişim üzgün değilim...:))


Gümüşlük



Burası Akyarlar'dan çok daha hareketli olmasına rağmen, diğer muhitlere göre yine sakin gördüğüm yerlerden biri. Plajının ve denizinin güzelliği, kumların içindeki rakı-balık mekanları, kafeleri, kahvehane konseptli küçük çay evleri, sokakları... Her şeyiyle çok sevdim buranın ambiyansını.



Çok beğendiğim ve uzun süre tatil yapmak isteyeceğim bir yer Gümüşlük. Sıkılacağınızı düşünmüyorum, gitmeniz tavsiyemdir. Etkinlik olarak da iyi olduğunu gördüm, ayrıldığım akşam bir mekanda Yüzyüzeyken Konuşuruz sahne alacakmış, gidemedim maalesef.


Yalıkavak



Şu ana kadar yazdığım semtlere göre en hareketli ve çarşısı en güzel olan yer Yalıkavak. Görüntü olarak her yeri çok düzgün. Tatil yerinden çok, güzel deniz kenarı bir ilçe merkezine benziyor. Çok güzel bir marinası var. Camlarla kaplı, içinde eczanesi, mağazaları ve asansörü var. Asansörle bir kafeye çıkıp manzaranın tadını çıkarabiliyorsunuz. Sahilinde oturup bir şeyler içmek gerçekten zevkli. Çarşısında da aradığınız bir çok şeyi bulabilirsiniz. Sahilde ve marinada bir sürü fotoğraf çekmiştim ama bir türlü bulamadım sanırım yanlışlıkla silmişim :(


Gündoğan

Kocaman bir dağı, aynı tip ve bembeyaz villalarla doldurmuş olan Gündoğan, beni şok eden bir yer oldu. Diğer yerlerde ev arayacak olursanız çok yüksek fiyatlı da, uygun fiyatlı da bulabilirsiniz. Ama buradaki evlerin kalitesi, sokaklarında 1,5 saat boyunca (Yunan şarkıları eşliğinde tabii) arabayla gezmiş olmama rağmen asla düşmedi. İnanılmaz güzel evler var, insan gerçekten hayret ediyor. Gündoğan'da gezerken "Burada kimler yaşıyor? Burdakiler yaşıyorsa bizim yaşadığımız şey ne?" cümlelerini yaklaşık 16 kez kurduk aramızda. Ağzım açık etrafa bakmaktan fotoğraf çekemediğimi üzülerek fark ettim, o yüzden alıntı bir fotoğraf bırakıyorum hemen şuraya.



Gidip sokaklarında gezerken kaybolunması, eğer imkan varsa da mutlaka bir süre yaşanması gereken bir yer. Sahiline inmedim, bir tepeden aşağıyı izledim sadece. Muhtemelen Türkbükü-Yalıkavak klasmanında bir yerdir ora da.


Türkbükü



Ülkedeki herkesin Bodrum deyince aklına gelen yerdir Türkbükü. Gerçi artık ismi değişmiş, yanındaki Gölköy ile birleşerek Göl-Türkbükü olmuş. Çok güzel bir koyun ortasında konumlanmış. Denize bakan evleri yine Gündoğan gibi insanı hayrete düşürecek kadar güzel ve kaliteleri çok yüksek. Otelleri de ayrı güzel. Yalnız gözüme çarpan şey, buranın yerlileri çok fazla. Normal seviyede binalarla dolu sokakları var, manzaraları tabii ki harika ama burada doğup büyümüş insanların buradaki bütün bu lüksten zarar görmeden orada yaşamaya devam ediyor olması çok güzel. Umarım böyle güzel yerler;  yüksek kalitede evler, oteller, mekanlar inşa etmek uğruna yıkılmaz. Her yerin aynılaşması kadar kötü bir şey daha yok. Sadece çok zengin insanların gidebildiği bir yere dönüşen bir yaşam alanında diğer insanlara yer kalabilir mi? Fatih Terim'in satışa çıkardığı malikhaneye benzer denize sıfır evinin fotoğraflarını internette görmüştüm. Boş bir koydaymış, o yüzden birebir görme şansım olmadı. Evin fotoğraflarının linkini buraya bırakıyorum, bakmak isteyene. İnsanlar ne sebeple ve ne yaparak bu kadar para kazanıyor, hayatta nasıl bir adaletsizlik var gibi sorular üzerinde düşünmek için güzel bir örnek olabilir. Bence manzara olarak Yalıkavak ile birbirlerine baya benziyorlar.


Gümbet

Gümbet'e özellikle gitmek istemedim çünkü duyduğum şeylere göre gerçekten pislik ve gereksiz bir yermiş. Yine de ucuna kadar gidip vazgeçtiğim için listeye koymak istedim. 




Benim Bodrum turum bu kadardı. Her muhiti havası açısından bambaşka bir dünya gibi gelse de, temelinde çoğu yeri birbirine benziyor. Tepelere yan yana düzenli bir şekilde konumlanmış, bembeyaz renkli (evleri beyaza boyamak çoğu yerde zorunluymuş), en fazla iki katlı evleri, güzel denizi ve sahilleriyle gerçekten hayatta bir kez olsun görülmesi gereken yerler bana göre. 5 yıldızlı otel tatillerini pek sevmeyen, onun yerine sürekli farklı yerler görülen, gezilen tatilleri tercih eden bana ilaç gibi geldi Bodrum'un büyüklüğü. Bir çok yeriyle ilgili bir fikriniz olması, böylece nereye gitmek istediğinize daha verimli karar verebilmeniz amacıyla yazdığım bu yazı umarım sizin için yararlı ve keyifli olmuştur. Gezi yazılarım bitmeyecek diyerek şimdilik aranızdan ayrılıyorum... Görüşmek üzere!




Buse.


Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.